Ölümün zamanlısı zaten yok da, bazısı çok zamansız oluyor.
Ömrünün baharında, ülkesine olan görevini yerine getirirken, ülkesini düşman bilmiş ama bu topraklarda yaşayan insanlar tarafından öldürülenler… Gençliğinin en civcivli döneminde, direksiyonunu tuttuğu aracı tabut haline gelenler…
Yunus, Koca Yunus, Aşık Yunus, Yunus Emre… Yüzlerce yıl önce söylenebilecek herşeyi söylemiş onların ardından:
GELDİ GEÇTİ ÖMRÜM BENİM
Geldi geçti ömrüm benim şol yel esip geçmiş gibi
Hele bana şöyle geldi şol göz yumup açmış gibi
İşbu söze Hak tanıktır bu can gövdeye konuktur
Bir gün ola çıka gide kafesten kuş uçmuş gibi
Miskin âdem oğlanını benzetmişler ekinciye
Kimi biter kimi yiter yere tohum saçmış gibi
Bu dünyada bir nesneye yanar içim göynür özüm
Yiğit iken ölenlere gök ekini biçmiş gibi
Bir hastaya vardın ise bir içim su verdin ise
Yarın anda karşı gele Hak şarabın içmiş gibi
Bir miskini gördün ise bir eskice virdün ise
Yarın anda sana gele Hak libâsın biçmiş gibi
Yunus Emre bu dünyada iki kişi kalur derler
Meğer Hızır İlyas ola abı hayat içmiş gibi